İnsanın hisleriyle başa çıkabilmesindeki en önemli yol, duygularını anlaması ve farkında olmasıdır. Duygu kavramını inceleyen araştırmalar genellikle olumsuz duyguların psikolojik problemlerin oluşmasında ve tedavisindeki etkisini anlamaya odaklanmıştır. Ancak olumsuz duyguların yanı sıra olumlu duyguların anlaşılması ve tanımlanması da kişinin duygusal farkındalık sağlaması için önemlidir. Çünkü karşılaşılan olayları yorumlama sürecinde etkin olan olumlu duygular, hayatı tehdit eden durumlara karşı kişinin daha esnek cevap verme eğilimini sağlamaktadır.
Sifneos, kişide duyguları tanımlama ve ifade etmede yaşanan yetersizliğin patolojik olmayan bir boyutu olarak aleksitimi kavramını ortaya atmıştır. Aleksitimik özelliklere sahip bireylerin duygularını ifade edemediği gibi duygularının farkında da olmadığını, bir başka ifadeyle duygularına karşı sağır olduklarının altı çizilmiştir. Taylor, Bagby ve Parker aleksitimi kavramını duyguların farkındalığında, ayırt edilmesinde, tanımlanmasında yaşanan zorluklar; duygusal uyarım karşısında bedensel duyumları ayırt etmede yaşanan zorluklar; düşlemsel yaşantı ve hayal kurmada yaşanan zorluklar ve dışa dönük düşünmede yaşanan zorluklar olarak tanımlamıştır.
Aleksitimi kavramı tanımlanmasıyla birlikte farklı perspektiflerden de ele alınmıştır. Psikoanalitik bakış, erken çocukluk döneminde yaşanan ve duygusal gelişimi engelleyen olumsuz olaylar ve ilişkilerin bireyin normal gelişim sürecini de olumsuz yönde etkileyebileceğini, bunun aleksitiminin ortaya çıkmasında bir risk faktörü oluşturabileceğini söylemektedir. Bu doğrultuda aleksitimik bireylerin erken çocukluk dönemi duygusal gelişimlerinin sağlıklı ilerlemediği ya da o dönemde takılı kaldıkları düşünülmektedir. Erken çocukluk döneminde anneyle sağlıklı ilişki kuramamış çocuğun hayal kurma yeteneğinin eksik kalacağından içsel anne imgesi oluşturamayacağı bunun sonucunda ortaya çıkan kaygı ile baş etmek için de aleksitimik özelliklerin savunma mekanizması olarak ortaya çıktığı ifade edilmektedir. Aleksitimiyi anlamaya ilişkin yaklaşımlardan bir diğeri olan Bilişsel Kuram ise en temelde bilişsel gelişim sürecindeki aksaklıklara odaklanmıştır. Aleksitimik özeliklere sahip bireylerin bilişsel değerlendirmelerini sözel olarak ifade edemediğinden dolayı duygularını fizyolojik tepkiler olarak yaşadığını ve duygularını bilişsel çarpıtmalarla bedensel olarak ifade ettiklerini belirtmiştir.
Yazar Notu
Bu yazı yazarın yüksek lisans tezinden üretilmiştir.